Going by the Book (Kmovie)

Recent rises in the number of bank robbery cases are driving the citizens of Sampo into panic. A newly appointed police chief (Son Byung Ho) is brought in to shed some light into the matter. Hoping to boost the unit's public image, but more so his own, the greedy chief conducts field training aimed at fighting crime. But he is in for the biggest ridicule of his life! Taking the role of a mock bank robber is Jung Do Man (Jung Jae Young), a low-ranked traffic officer who believes in putting out his best on any given task, be it directing traffic or playing a robber for the in-house drill. While most of the team are looking to skate over the dreadful training, Do Man takes his role to a professional level - so much so that a SWAT team has to be called in to bring the training to its end. While the entire nation cheers on this pretend criminal through a national broadcast, Do Man continues to perfect his role. After all, he's just Going By the Book!

Cast
Jeong Jae-yeong
Son Byeong-ho
Lee Young-eun
Go Chang-seock
Lee Cheol-min
Ju Jin-mo
Lee Han-wi
You Min-Seok
Jo Deok-hyeon
Gong Ho-seok

Bugünlerde çok iyi filmlere denk geliyorum nasıl oluyorsa – Allah nazardan saklasın diyelim- zira, hepsi birbirinden güzel ve komik oluyorlar.Bu filme de öylesine denk geldim diyebilirim, akşam üzere canım sıkıldı ve bir tane izleyeyim derken karşıma bu çıkıverdi.Afişine bakarak ilk başta bende sıradan bir film sandım ama bu kadar orijinal bir hikayeye sahip olacağını hiç düşünmezdim.Gerçi konuyu anlattığımda başta o kadar heyecan verici gelmeyebilir, asıl maharet izlerken kendini gösteriyor..

Polis memuruz; çok dürüst, işini severek yapan ve bunu yaparken de asla kuralların dışına çıkmayan bir adam.Daha filmin başında bir araba durduruyor; arabanın içindekinin yeni polis müdürü olduğunu öğreniyor ama yine de ona ceza kesmeden onu göndermiyor..-Bu arada kendisi sırf bu halleri yüzünden trafik polisliğine kadar indirilmiş bir rütbeye sahip- Her şey bu yeni polis müdürünün şehre gelmesiyle başlıyor; öyle bir şehir ki bu şehir dakika başı banka soygunu yaşanıyor neredeyse ve haklın doğal olarak polise pek de itimadı kalmamış durumda..

Polis müdürü bu imajı düzeltmek ve halkın güvenini tekrar kazanmak için sahte bir banka soygunu düzenlemeyi ve polisin anında nasıl müdahale ederek olayı kontrol altına aldığını göstermek istiyor.Bunun içinde polisler kurayla hangi rolleri oynayacaklarını belirliyorlar ve ne yazık ki bizimkine “banka soyguncusu” rolü düşüyor.Aslında tam da ona düşmese de bu rol, polis müdürü ondan bu rolü almasını ve tam bir soyguncu gibi rol kesmesini istiyor.Tabi bunun, o teşkilat içinde asla söylenmemesi gerekilen kişiye söylediğinin farkında olmayarak.Zira bizim polis; az öncede bahsettiğim gibi işini bütün ciddiyetiyle yapan ve asla “kitap dışına” çıkmayan bir polis.Eğer üstü ondan tam bir soyguncu gibi davranmasını istiyorsa o da; bütün soygun filmlerini izler, suçlu psikolojisi kitaplarını ezberler, soyacağı banka için önceden bütün planlarını yapar..

Bizim polis müdürü ise nasıl “manyak” bir trafik polisine denk geldiğini; ona “senden çok şey bekliyorum ve en iyisini yapacağını biliyorum” demenin nasıl bir pişmanlık doğuracağını; banka kapıları kilitlendiğinde, içerde 10 küsur rehine, ölü iki polis, bilmem kaç cinayet, bir tecavüz, havasızlıktan boğulan özel kuvvet ekipleriyle birlikte öğreniyor.Biliyorum öyle bir anlattım ki; bu film sanki çok ciddi bir kulvarda ilerliyor, şimdi bir psikopat izleyeceğiz gibisinden yorumlara kayabilir.Ama sadece şunu söyleyeyim; en çok güldüğüm sahne tecavüz sahnesi oldu, ve hayır bende manyaklık falan da yok..

Sadece çok güzel bir film, çok komik, oldukça yaratıcı ve kendini soluksuz izleten, her bir karesinden zevk aldıran; iki dakikada bir kahkaha krizine sokan bir tiniyete sahip.Diğer filmlerle dalga mı geçiyor bilemem, ama kendi içinde çok güzel şeyler başarıyor.Ve finali; izlediğiniz her bir kareye değiyor inanın.Her film için “güzel” sıfatını kullanabilirim ama bu “hem güzel hem de özel” bir yere sahip bende.İzlediğim en iyi Kore filmlerinden biriydi.