Coffee Prince ( 2007 )
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Coffee Prince ( 2007 )
Genre: Romance, Comedy
Episodes: 17
Broadcast Network: MBC
Broadcast Period: 2007-Jul-02 to 2007-Aug-27
Opening Theme: Lalala, its Love, by The Melody
The life of Go Eun Chan (Yoon Eun Hye) is not easy; she works many jobs to pay off debts and even gave up her feminine image. Choi Han Kyul (Gong Yoo) is the heir of a big food company, but his grandmother wants him to settle down, so she arranged many dates for him. After Eun Chan bumped into Han Kyul and was mistaken for a boy, Han Kyul decided to hire Eun Chan to be his gay lover in order to avoid the arranged dates. Desperately in need of money, Eun Chan had no choice but to accept. Han Kyul's grandmother also made Han Kyul in charge of a filthy coffee shop in danger of being bankrupt. Eun Chan begged to work at the coffee shop, and not long after, feelings start to spark, except, how would Han Kyul accept his "homosexuality"?
İnanılmaz komik sahnelerle bezeli bir kore dizisi daha, üstelik başrolde Goong dizisinin sevimli güzeli Yoon Eun Hye var. Yemek taşımacılığı ve tekvando hocalığı yapan bir hanım kızımızın devamlı erkek sanılmasının getirdiği bir dizi komik olay ;D Toplamda 17 bölümden oluşan bu diziyi Youtubetan bölümler halinde bulup izleyebilirsiniz.
Cast
Yoon Eun Hye as Go Eun Chan
Gong Yoo as Choi Han Kyul
Lee Sun Gyun as Choi Han Sung
Chae Jung Ahn as Han Yoo Joo
Extended Cast
Kim Ja Ok as Han Kyul's mom
Choi Il Hwa as Han Kyul's dad
Kim Young Ok as Han Kyul's grandmother
Park Won Sook as Eun Chan's mom
Kim Chang Wan as Hong Gae Sik (ex-Coffee Prince president)
Kim Jae Wook as No Sun Ki
Kim Dong Wook as Jin Ha Rim
Lee Un as Hwang Min Yeop
Lee Han Wie as Mr. Ku (the butcher that likes Eun Chan's mom)
Han Yeh In as Go Eun Sae (Eun Chan's sister)
Kim Jung Min as DK (Yoo Joo's ex-boyfriend)
Aşağıdaki linkte soundtrackında bulunan şarkıları bulabilirsiniz
http://community.livejournal.com/coffee_prince/14567.html#cutid1
Sözler ise burada
http://community.livejournal.com/coffee_prince/14776.html#cutid1
Episodes: 17
Broadcast Network: MBC
Broadcast Period: 2007-Jul-02 to 2007-Aug-27
Opening Theme: Lalala, its Love, by The Melody
The life of Go Eun Chan (Yoon Eun Hye) is not easy; she works many jobs to pay off debts and even gave up her feminine image. Choi Han Kyul (Gong Yoo) is the heir of a big food company, but his grandmother wants him to settle down, so she arranged many dates for him. After Eun Chan bumped into Han Kyul and was mistaken for a boy, Han Kyul decided to hire Eun Chan to be his gay lover in order to avoid the arranged dates. Desperately in need of money, Eun Chan had no choice but to accept. Han Kyul's grandmother also made Han Kyul in charge of a filthy coffee shop in danger of being bankrupt. Eun Chan begged to work at the coffee shop, and not long after, feelings start to spark, except, how would Han Kyul accept his "homosexuality"?
İnanılmaz komik sahnelerle bezeli bir kore dizisi daha, üstelik başrolde Goong dizisinin sevimli güzeli Yoon Eun Hye var. Yemek taşımacılığı ve tekvando hocalığı yapan bir hanım kızımızın devamlı erkek sanılmasının getirdiği bir dizi komik olay ;D Toplamda 17 bölümden oluşan bu diziyi Youtubetan bölümler halinde bulup izleyebilirsiniz.
Cast
Yoon Eun Hye as Go Eun Chan
Gong Yoo as Choi Han Kyul
Lee Sun Gyun as Choi Han Sung
Chae Jung Ahn as Han Yoo Joo
Extended Cast
Kim Ja Ok as Han Kyul's mom
Choi Il Hwa as Han Kyul's dad
Kim Young Ok as Han Kyul's grandmother
Park Won Sook as Eun Chan's mom
Kim Chang Wan as Hong Gae Sik (ex-Coffee Prince president)
Kim Jae Wook as No Sun Ki
Kim Dong Wook as Jin Ha Rim
Lee Un as Hwang Min Yeop
Lee Han Wie as Mr. Ku (the butcher that likes Eun Chan's mom)
Han Yeh In as Go Eun Sae (Eun Chan's sister)
Kim Jung Min as DK (Yoo Joo's ex-boyfriend)
Aşağıdaki linkte soundtrackında bulunan şarkıları bulabilirsiniz
http://community.livejournal.com/coffee_prince/14567.html#cutid1
Sözler ise burada
http://community.livejournal.com/coffee_prince/14776.html#cutid1
Harika bir Kore dizisi..
Bir Kore dizisi daha aklımı başımdan almış bulunuyor, sonradan bana “yoksa ben mi fazla basitim de her izlediğim Kore dizisine sinek misali yapışıyorum, etrafında uçup duruyorum..” demekten kendimi de alamıyorum.Ama bu dizi için az önceki insafsız cümleleri kullanmayacağım, zira bu “harika..” bir şey sıfatını sonuna kadar hak eden bir övgüye sahip..
Geçen Cuma sabahı kardeşimden posta geldi, içinde de bu dizimizin bölümlerini barındıran Cd’ler vardı..Gerçi daha önceden bana göndereceğini söylemişti ama yine de canlı canlı elimde görmek beni çok mutlu etti..O bu konuda bana biraz kızgın; kendisi bölümleri izlemek için beklemişti, ama ben hepsini toplu bir halde izleyebildim (yaşasın kötülük.) Bende boş durmadım tabi, akşamın 7’sinde başladım izlemeye, sabah 5’e kadar yaklaşık 9 bölüm izledikten sonra; ertesi gün kahvaltıdan ve işlerimi yaptıktan sonra bir oturdum tam oturdum..Akşam’ın 10’unda dizi bitmiş, beni hülyalı bir edayla evin içine salmıştı..Bütün gece rüyalarımda onları gördüm resmen; gülüşler gözlerimin önünde mutlu mesut uyuyakalmışım..
Aslında bu dizinin varlığından yazın TRT’de yayınlanan Düşlerimin Prensi dizisinde oynayan hanım kızımız (Yoo Eun Hye) hakkında araştırma yaparken haberdar oldum.Araştırma dediysem de, fotolarına bakıyorduk bir baktık kısa saçlı bir şekilde duruyor karşımızda.Tabi ben ilk etapta tanıyamadım, kim bu yaa diyerek uzun uzun baktım ama bütün işaretler kızın aynı kız olduğuna işaret ediyordu..O zaman dizinin konusunu okumuştum, ama oturup izlemek nasip olmamıştı.Daha sonra pek çok forumda gördüm bu dizinin tanıtımını; hakkında yapılan yorumları ve diziden fotoları, dedim o zaman ben ne duruyorum, artık izleme zamandır..
Bu noktadan sonra feci şekilde spoiler – dizi hakkında feci bilgiler, izlemeyen ve de sonradan izlemeyi düşünenler için sakıncalı, ona göre okunmalı - vermeyi düşünüyorum; kendimi bu konuda dizginlemeyi başaramayabilirim..Şimdi efendim Han Kyul denen bir adam var elimizde; kendisiyle daha dizinin başında uçakta kızın tekiyle kağıt oynarken tanışıyoruz..Boyuna posuna oturur pozisyonda olduğu için bakamıyoruz ama yüzüne bakmak, hele de bir o gülüşüne şahit olmak onu izleyen karşı cinsler için pek yararlı olmuyor; bu kadarını söylesem görünüşü için yeterli olabilir sanırım..Gerçi daha çok konuşurum ben o adamın gülüşü hakkında ama şimdilik konuya yoğunlaşalım..
Adam, ilk etapta izleyene tam bir serseriymiş gibi geliyor; 30 yaşına merdiven dayamış, hayatında hiç çalışmamış, yaşam felsefesi olarak eğlenmeyi ön plana almış, büyükannesinin parasını istediği şekilde yemiş ve yemeye devam eden, babası ile arısı bir sebepten bozuk, evlenmeye karşı, istediğinde çok güzel yağ çekebilen, ego ve gurur karşımı bir şey duruyor karşınızda.. – Aslında bu izlenim olarak görünen , onun için Han Kyul’u bu anlattıklarımda değerlendirmeyin, zira benim gözümde on numara bir kişilik – Hayran kızın yorumunu da araya sıkıştırdıktan sonra; esas kızımız, hayır hayır , aslında esas oğlanımız demem gerek, Eun Chan’dan bahsedelim..
Bu kızımız; babasını küçük yaşta kaybetmiş, o zamandan beri ailenin reisi olmuş,liseye giden kız kardeşine ve annesine bakmak için bir gününe nerdeyse on iş sığdırabilecek bir kapasiteye ve azme sahip, sorumluluk sahibi bir karakter.Ancak, buraya kadar bahsedilen muhteşem tabloyu bozan ama dizinin selameti açısından büyük bir artıya da sahip; dış görüş olarak tam bir erkek çocuğu..Görenlerin ona kız demesi mümkün olmuyor; hatta yiyecek teslimatı yaptığı kadınlar hamamından bile “aaa içeri erkek girmiş, defol git.” Diyerek kovulan birisi o..Geri dönüp “bende kızım” diye bağırdığında, bu sefer yaka paça dışarı atılıyor..
Ama o kadar tatlı bir erkek çocuğuymuş gibi görünüyor ki, herkes onun kızsallığını görmüyor ama mini mini kalmış, tatlı bir erkek çocuğu diye sevmeden de edemiyorlar..İki ana karakterimizi de tanıttığımıza göre, bu ikisinin nasıl bir araya geldiğinden bahsedelim.Gerçi ilk tanışmayı anlatmak biraz karışık ama ikisinin nasıl bir arada kaldığını söylemek daha doğru olur.Han Kyul, artık yaşının da ilerlemesi nedeniyle büyükannesi tarafından görücü usulü görüşmelere gitmek zorunda bırakılıyor; mutlaka evlendirilecek yani..Bu durumdan kaçmak için çareler arıyor ama bulamıyor.İşte tam bu sırada karşısına bizim erkek kılıklı çıkıyor, tabi Han Kyul’da onu bir erkek sanarak bir iş teklifinde bulunuyor..
İkisi sanki sevgiliymiş gibi davranacak ve görüşmeye gelen kızlar; bu “gay” çiftini gördükleri gibi orayı terk edecekler..Garibim Han Kyul, kız olduğunu bilmediği bu oğlan çocuğuyla el ele vererek bütün kızlardan kurtulmayı başarıyor.Eun Chan’in ise, erkek gibi davranarak bu işi yapmasının tek nedeni, o dönem büyük bir para sıkıntısı içinde olması.Böylece o da artık istese bile işverenine gerçek cinsiyetini açıklayamıyor.Tam bu sırada Han Kyul’un büyükannesi torunu işe yarasın diye ona bir kafe açıyor; aslında mevcut bir kafeyi yeniden elden geçirmesini ve karı üçe katlamasını yoksa elinden bütün para, ev ve arabanın gideceği tehdidini savuruyor..Etekleri tutuşan Kyul, işi kabul ediyor ve yalvarışlarına dayanamadığı Eun Chan’i de garson olarak işe alıyor..
Yalnız bu kafenin de bir özelliği var; burada sadece “prensler” yani erkekler çalışacak, kadın garsona yer yok .Kızımız zaten kendi cinsiyetini açıklayamamışken, bir de burada sürekli gelir getiren bir işi olması için erkek gibi davranmaya mecbur hale geliyor..Gerçi bu konuda pek de rol yaptığı söylenemez; zira hem dış görüntüsü buna çok uygun hem de yıllar boyu sokaklarda çalışmanın getirdiği izlerle davranışları erkek gibi..Misal; Han Kyul tek bardakta sarhoş olup sızarken bizim kız koca kova içkiyi tek dikişte bitirir ama yine de ona tık demez..Tabi daha sonra sarhoş Han Kyul’u sırtında taşıyıp eve götürmekte yine ona kalır..
Böylece bu ikisi birlikte bir kafede çalışmaya başlarlar..Dizinin kendini bana sevdiren en güzel tarafı sadece bu iki ana karakteri anlatmaması; misal kafede çalışan diğerlerinin kişiliklerini de ön plana çıkarması, onlara da yaşam imkanı vermesi..Biri zekası fazla olmamasına rağmen, sıcacık bir kalbi olan ve Eun Chan’in kız kardeşine deliler gibi aşık karakterimiz..Diğeri sevdiği kadının sadece yanında olabilmek adına, ülkesi Japonya’yı terk ederek Kore’de yaşamaya gelmiş asi karater, bir diğeri Han Kyul’un yakın arkadaşı olan babasına karşı çıktığı için evden kaçmış şeker karakter..Tabi en önemliyi unutmayalım; kahveleri yapan üstat; kirli çorabını yıkadığı suyla bardaklarını yıkar, o bardakla su içer; ayaklarını sildiği mendille dişlerini de siler..İyyk dediğinizi duyar gibi oluyorum; ama adam öyle bir şey gerçekten, çooook pis..
Bu ekip bir arada “Coffee Prince” adını verdikleri mekanda çalışmaya başlar..Bölümler ilerledikçe Han Kyul bu şeker gibi oğlan çocuğuna karşı aşırı bir ilgisi olduğunu, onu görmekten zevk aldığını ve hatta sadece onun yanında böylesine “güzel” bir şekilde gülebildiğini fark eder..Ne zaman canı sıkılsa onu arar, hatta ona yemek ısmarlar ki sırf onun yemek yerken ki surat ifadesini doya doya izleyebilsin. Oğlana karşı bu zaaflarını fark ettiğinde, “ben nasıl bir erkeğe karşı bunları hissederim” diyerek kendini hastanelerin psikiyatri servislerine bile fırlatır..Eun Chan’den uzak kalmaya çalışır, onu kendinden iter, hatta onu kovmaya bile çalışır; eskiden sevdiği kadına gidip bir sarılır ki acaba kendisinde çok mu büyük bir sorun var..Ama ne yaparsa yapsın bu “beladan” kurtulamaz, zira ona ne zaman bir başka erkek dokunsa, kıskançlıktan gözü döner ve “Eun Chan benim..” diyerek ortada bağırmaya başlar..
Dünün kaza novası, bugünün erkek kılığına girmiş kızına aşık olurken bulur kendini..Kafede çalışanlar öyle veya böyle Eun Chan’in kız olduğunu öğrenir ve bunu sır olarak saklamaya devam ederlerken, Han Kyul kendi cehenneminde yanmaya devam etmektedir.Ben de tabi bu arada onun bu sancılı hallerini izlerken zevkten dört köşe oluyorum..Ne yaparsa yapsın bu oğlan çocuğuna duyduğu aşktan kurtulamıyor ve artık kendini bırakıyor, ne olacaksa olsun diyerek..Dizimiz devamında tahmin edileceği gibi Eun Chan’in kız olduğunun açığa çıkması, Han Kyul’un buna tepkisi ve sonrasında yaşanacaklar derken ilerliyor kendi halinde..
Ama o kadar komik bir dizdi ki, kardeşimin yaptığı bir yoruma katılmadan edemiyorum; “en hüzünlü ana bile o kadar güzel komedi yedirmişler ki, bu diziyi izlerken insanın üzülmesi söz konusu bile olmuyor” .Şimdiye kadar topu topu üç tane Kore dizisi izlemişimdir, ama bu içlerinden en güzeliydi..İzlerken çok güldüm, hatta evi kahkahalarla inlettim bu süre zarfında; ve “mutlu oldum” yaa..Bu bile yeter koca diziyi yorumlamak için..Mutlu ediyor insanı, suni bir mutlulukta sunsa bile , bunu başarabiliyor ya ona bakmak gerek..
Kore yapımlarının en büyük artısı da bu; insanları germeyen bir özelliğe sahipler..Amerikan A.Ş’li yapımlara bakıyorum –evet onlardan çok sevdiklerim var- ama içlerinden baskın bir şekilde, hep güç ön planda..Toplumun belli bir açıdan bilgili, güçlü karakterlerini izliyoruz oralarda..Ama Kore yapımlarda sanki sokaktaki herhangi birini izliyormuşuz gibi hissettiriyor bana..Ev yaşantıları, değer verdikleri şeyler, birbirlerine saygılı olmaları; bazı kuralları hala uygulayabilmeleri..Bir dizinin konusu güzel olabilir ama bunu izlemeye değecek hale getiren şeyin kesinlikle oyuncudan geçtiğini de öğretti bu dizi bana..Yani şimdi düşünüyorum da ortada Han Kyul’u oynayan bir Gong Yoo olmasaydı, onun o gülümsemesini, mimiklerini görmeseydik, o karakateri o kadar çok sevebilir miydik, onun aşık olduğunu, aşk için ne acılar çektiğini gerçekten hissedebilir miydik…
Ben buna pek ihtimal vermiyorum, evet diğer oyuncularda çok güzel işler çıkarabilir ama cidden bu adam harika bir şey..İzleyen herkes –tabi bu herkesin içinde sadece kadın popülasyonunu kastediyorum- bu adama abayı yakıyor; kimseye vermem benimdir diyerek sanki gerçekten yanındaymış gibi onun için rekabete girebiliyor..O gülüşünü düşündükçe benim içimde bir şeyler yer değiştiriyor; bakınız ben de itiraf ettim işte, bu adam o gülümseme ile kocaman bir tehlike arz ediyor, hemen herkesten uzakta karantina altına alınmalı bence..Sonra bir de Eun Chan’i oynayan Yoo Eun Hye var..Düşlerimin Prensinde sevmemiştim pek onu, ama burada adeta tepe taklak oldum.Bu kadar tatlı bir şekilde rol yapılır mı yaa; nesiniz siz cidden dünyalı mı yoksa uzaylı mı diyesim geliyor; ama kendimi tutuyorum işte..
Ben genellikle bu ana karakter çiftlerinden birine takarım, onu beğenmem veya hor görürüm izleyici olarak ama burada ikisi o kadar yakışıyorlar ki, aralarında o kadar hoş bir kimya var ki, hiçbir acımasız yorum yaptırmıyorlar bana insafsızlar..Dizinin bir güzel özelliği de –evet hala güzel özelliklerini saymakta bitiremedim- mutlu sondan sonra hemen bitirmemeleri..Diğer diziler, üzer üzer, izleyene kabir azapları çektirir sonra bir mutlu son yapıp olayı kapatır giderler ama bu dizide, izleyen bu sefer düşünülmüş, sonrasında neler olacağını, nasıl yaşayacaklarını göstermişler bize..Yani “bakın sevilesi çiftiniz burada, onları biraz da birbirlerine aşık bir şekilde, hem de bunu özgürce yaşarlarken izleyin” deme lüksünü sunmuşlar bize; bu açıdan Allah onlardan razı olsun diyorum..
Ve son olarak Eun Chan ve yemeklerinden bahsedip bu uzun yorumu artık vuslatına kavuşturmak istiyorum.Yediği yemeklerden pek hoşlandığımı söyleyeceğim ama bütün dizi boyunca o kadar çok yemek çeşidi gösterdiler ki, bu millet de aynı bizim gibi ne kadar da çok yemeğe değer veriyor demeden geçemedim..Ama bu kadar çok çeşitleri olduğunu bilmiyordum..Ben orada olsam onları yer miyim emin değilim ama bu dizi sadece Eun Chan’ın nasıl iştahla yemek yediğini görmek için bile izlenir.Siz de mutlaka izleyin ve izleterek başkalarının mutluluğuna vesile olun.
Geçen Cuma sabahı kardeşimden posta geldi, içinde de bu dizimizin bölümlerini barındıran Cd’ler vardı..Gerçi daha önceden bana göndereceğini söylemişti ama yine de canlı canlı elimde görmek beni çok mutlu etti..O bu konuda bana biraz kızgın; kendisi bölümleri izlemek için beklemişti, ama ben hepsini toplu bir halde izleyebildim (yaşasın kötülük.) Bende boş durmadım tabi, akşamın 7’sinde başladım izlemeye, sabah 5’e kadar yaklaşık 9 bölüm izledikten sonra; ertesi gün kahvaltıdan ve işlerimi yaptıktan sonra bir oturdum tam oturdum..Akşam’ın 10’unda dizi bitmiş, beni hülyalı bir edayla evin içine salmıştı..Bütün gece rüyalarımda onları gördüm resmen; gülüşler gözlerimin önünde mutlu mesut uyuyakalmışım..
Aslında bu dizinin varlığından yazın TRT’de yayınlanan Düşlerimin Prensi dizisinde oynayan hanım kızımız (Yoo Eun Hye) hakkında araştırma yaparken haberdar oldum.Araştırma dediysem de, fotolarına bakıyorduk bir baktık kısa saçlı bir şekilde duruyor karşımızda.Tabi ben ilk etapta tanıyamadım, kim bu yaa diyerek uzun uzun baktım ama bütün işaretler kızın aynı kız olduğuna işaret ediyordu..O zaman dizinin konusunu okumuştum, ama oturup izlemek nasip olmamıştı.Daha sonra pek çok forumda gördüm bu dizinin tanıtımını; hakkında yapılan yorumları ve diziden fotoları, dedim o zaman ben ne duruyorum, artık izleme zamandır..
Bu noktadan sonra feci şekilde spoiler – dizi hakkında feci bilgiler, izlemeyen ve de sonradan izlemeyi düşünenler için sakıncalı, ona göre okunmalı - vermeyi düşünüyorum; kendimi bu konuda dizginlemeyi başaramayabilirim..Şimdi efendim Han Kyul denen bir adam var elimizde; kendisiyle daha dizinin başında uçakta kızın tekiyle kağıt oynarken tanışıyoruz..Boyuna posuna oturur pozisyonda olduğu için bakamıyoruz ama yüzüne bakmak, hele de bir o gülüşüne şahit olmak onu izleyen karşı cinsler için pek yararlı olmuyor; bu kadarını söylesem görünüşü için yeterli olabilir sanırım..Gerçi daha çok konuşurum ben o adamın gülüşü hakkında ama şimdilik konuya yoğunlaşalım..
Adam, ilk etapta izleyene tam bir serseriymiş gibi geliyor; 30 yaşına merdiven dayamış, hayatında hiç çalışmamış, yaşam felsefesi olarak eğlenmeyi ön plana almış, büyükannesinin parasını istediği şekilde yemiş ve yemeye devam eden, babası ile arısı bir sebepten bozuk, evlenmeye karşı, istediğinde çok güzel yağ çekebilen, ego ve gurur karşımı bir şey duruyor karşınızda.. – Aslında bu izlenim olarak görünen , onun için Han Kyul’u bu anlattıklarımda değerlendirmeyin, zira benim gözümde on numara bir kişilik – Hayran kızın yorumunu da araya sıkıştırdıktan sonra; esas kızımız, hayır hayır , aslında esas oğlanımız demem gerek, Eun Chan’dan bahsedelim..
Bu kızımız; babasını küçük yaşta kaybetmiş, o zamandan beri ailenin reisi olmuş,liseye giden kız kardeşine ve annesine bakmak için bir gününe nerdeyse on iş sığdırabilecek bir kapasiteye ve azme sahip, sorumluluk sahibi bir karakter.Ancak, buraya kadar bahsedilen muhteşem tabloyu bozan ama dizinin selameti açısından büyük bir artıya da sahip; dış görüş olarak tam bir erkek çocuğu..Görenlerin ona kız demesi mümkün olmuyor; hatta yiyecek teslimatı yaptığı kadınlar hamamından bile “aaa içeri erkek girmiş, defol git.” Diyerek kovulan birisi o..Geri dönüp “bende kızım” diye bağırdığında, bu sefer yaka paça dışarı atılıyor..
Ama o kadar tatlı bir erkek çocuğuymuş gibi görünüyor ki, herkes onun kızsallığını görmüyor ama mini mini kalmış, tatlı bir erkek çocuğu diye sevmeden de edemiyorlar..İki ana karakterimizi de tanıttığımıza göre, bu ikisinin nasıl bir araya geldiğinden bahsedelim.Gerçi ilk tanışmayı anlatmak biraz karışık ama ikisinin nasıl bir arada kaldığını söylemek daha doğru olur.Han Kyul, artık yaşının da ilerlemesi nedeniyle büyükannesi tarafından görücü usulü görüşmelere gitmek zorunda bırakılıyor; mutlaka evlendirilecek yani..Bu durumdan kaçmak için çareler arıyor ama bulamıyor.İşte tam bu sırada karşısına bizim erkek kılıklı çıkıyor, tabi Han Kyul’da onu bir erkek sanarak bir iş teklifinde bulunuyor..
İkisi sanki sevgiliymiş gibi davranacak ve görüşmeye gelen kızlar; bu “gay” çiftini gördükleri gibi orayı terk edecekler..Garibim Han Kyul, kız olduğunu bilmediği bu oğlan çocuğuyla el ele vererek bütün kızlardan kurtulmayı başarıyor.Eun Chan’in ise, erkek gibi davranarak bu işi yapmasının tek nedeni, o dönem büyük bir para sıkıntısı içinde olması.Böylece o da artık istese bile işverenine gerçek cinsiyetini açıklayamıyor.Tam bu sırada Han Kyul’un büyükannesi torunu işe yarasın diye ona bir kafe açıyor; aslında mevcut bir kafeyi yeniden elden geçirmesini ve karı üçe katlamasını yoksa elinden bütün para, ev ve arabanın gideceği tehdidini savuruyor..Etekleri tutuşan Kyul, işi kabul ediyor ve yalvarışlarına dayanamadığı Eun Chan’i de garson olarak işe alıyor..
Yalnız bu kafenin de bir özelliği var; burada sadece “prensler” yani erkekler çalışacak, kadın garsona yer yok .Kızımız zaten kendi cinsiyetini açıklayamamışken, bir de burada sürekli gelir getiren bir işi olması için erkek gibi davranmaya mecbur hale geliyor..Gerçi bu konuda pek de rol yaptığı söylenemez; zira hem dış görüntüsü buna çok uygun hem de yıllar boyu sokaklarda çalışmanın getirdiği izlerle davranışları erkek gibi..Misal; Han Kyul tek bardakta sarhoş olup sızarken bizim kız koca kova içkiyi tek dikişte bitirir ama yine de ona tık demez..Tabi daha sonra sarhoş Han Kyul’u sırtında taşıyıp eve götürmekte yine ona kalır..
Böylece bu ikisi birlikte bir kafede çalışmaya başlarlar..Dizinin kendini bana sevdiren en güzel tarafı sadece bu iki ana karakteri anlatmaması; misal kafede çalışan diğerlerinin kişiliklerini de ön plana çıkarması, onlara da yaşam imkanı vermesi..Biri zekası fazla olmamasına rağmen, sıcacık bir kalbi olan ve Eun Chan’in kız kardeşine deliler gibi aşık karakterimiz..Diğeri sevdiği kadının sadece yanında olabilmek adına, ülkesi Japonya’yı terk ederek Kore’de yaşamaya gelmiş asi karater, bir diğeri Han Kyul’un yakın arkadaşı olan babasına karşı çıktığı için evden kaçmış şeker karakter..Tabi en önemliyi unutmayalım; kahveleri yapan üstat; kirli çorabını yıkadığı suyla bardaklarını yıkar, o bardakla su içer; ayaklarını sildiği mendille dişlerini de siler..İyyk dediğinizi duyar gibi oluyorum; ama adam öyle bir şey gerçekten, çooook pis..
Bu ekip bir arada “Coffee Prince” adını verdikleri mekanda çalışmaya başlar..Bölümler ilerledikçe Han Kyul bu şeker gibi oğlan çocuğuna karşı aşırı bir ilgisi olduğunu, onu görmekten zevk aldığını ve hatta sadece onun yanında böylesine “güzel” bir şekilde gülebildiğini fark eder..Ne zaman canı sıkılsa onu arar, hatta ona yemek ısmarlar ki sırf onun yemek yerken ki surat ifadesini doya doya izleyebilsin. Oğlana karşı bu zaaflarını fark ettiğinde, “ben nasıl bir erkeğe karşı bunları hissederim” diyerek kendini hastanelerin psikiyatri servislerine bile fırlatır..Eun Chan’den uzak kalmaya çalışır, onu kendinden iter, hatta onu kovmaya bile çalışır; eskiden sevdiği kadına gidip bir sarılır ki acaba kendisinde çok mu büyük bir sorun var..Ama ne yaparsa yapsın bu “beladan” kurtulamaz, zira ona ne zaman bir başka erkek dokunsa, kıskançlıktan gözü döner ve “Eun Chan benim..” diyerek ortada bağırmaya başlar..
Dünün kaza novası, bugünün erkek kılığına girmiş kızına aşık olurken bulur kendini..Kafede çalışanlar öyle veya böyle Eun Chan’in kız olduğunu öğrenir ve bunu sır olarak saklamaya devam ederlerken, Han Kyul kendi cehenneminde yanmaya devam etmektedir.Ben de tabi bu arada onun bu sancılı hallerini izlerken zevkten dört köşe oluyorum..Ne yaparsa yapsın bu oğlan çocuğuna duyduğu aşktan kurtulamıyor ve artık kendini bırakıyor, ne olacaksa olsun diyerek..Dizimiz devamında tahmin edileceği gibi Eun Chan’in kız olduğunun açığa çıkması, Han Kyul’un buna tepkisi ve sonrasında yaşanacaklar derken ilerliyor kendi halinde..
Ama o kadar komik bir dizdi ki, kardeşimin yaptığı bir yoruma katılmadan edemiyorum; “en hüzünlü ana bile o kadar güzel komedi yedirmişler ki, bu diziyi izlerken insanın üzülmesi söz konusu bile olmuyor” .Şimdiye kadar topu topu üç tane Kore dizisi izlemişimdir, ama bu içlerinden en güzeliydi..İzlerken çok güldüm, hatta evi kahkahalarla inlettim bu süre zarfında; ve “mutlu oldum” yaa..Bu bile yeter koca diziyi yorumlamak için..Mutlu ediyor insanı, suni bir mutlulukta sunsa bile , bunu başarabiliyor ya ona bakmak gerek..
Kore yapımlarının en büyük artısı da bu; insanları germeyen bir özelliğe sahipler..Amerikan A.Ş’li yapımlara bakıyorum –evet onlardan çok sevdiklerim var- ama içlerinden baskın bir şekilde, hep güç ön planda..Toplumun belli bir açıdan bilgili, güçlü karakterlerini izliyoruz oralarda..Ama Kore yapımlarda sanki sokaktaki herhangi birini izliyormuşuz gibi hissettiriyor bana..Ev yaşantıları, değer verdikleri şeyler, birbirlerine saygılı olmaları; bazı kuralları hala uygulayabilmeleri..Bir dizinin konusu güzel olabilir ama bunu izlemeye değecek hale getiren şeyin kesinlikle oyuncudan geçtiğini de öğretti bu dizi bana..Yani şimdi düşünüyorum da ortada Han Kyul’u oynayan bir Gong Yoo olmasaydı, onun o gülümsemesini, mimiklerini görmeseydik, o karakateri o kadar çok sevebilir miydik, onun aşık olduğunu, aşk için ne acılar çektiğini gerçekten hissedebilir miydik…
Ben buna pek ihtimal vermiyorum, evet diğer oyuncularda çok güzel işler çıkarabilir ama cidden bu adam harika bir şey..İzleyen herkes –tabi bu herkesin içinde sadece kadın popülasyonunu kastediyorum- bu adama abayı yakıyor; kimseye vermem benimdir diyerek sanki gerçekten yanındaymış gibi onun için rekabete girebiliyor..O gülüşünü düşündükçe benim içimde bir şeyler yer değiştiriyor; bakınız ben de itiraf ettim işte, bu adam o gülümseme ile kocaman bir tehlike arz ediyor, hemen herkesten uzakta karantina altına alınmalı bence..Sonra bir de Eun Chan’i oynayan Yoo Eun Hye var..Düşlerimin Prensinde sevmemiştim pek onu, ama burada adeta tepe taklak oldum.Bu kadar tatlı bir şekilde rol yapılır mı yaa; nesiniz siz cidden dünyalı mı yoksa uzaylı mı diyesim geliyor; ama kendimi tutuyorum işte..
Ben genellikle bu ana karakter çiftlerinden birine takarım, onu beğenmem veya hor görürüm izleyici olarak ama burada ikisi o kadar yakışıyorlar ki, aralarında o kadar hoş bir kimya var ki, hiçbir acımasız yorum yaptırmıyorlar bana insafsızlar..Dizinin bir güzel özelliği de –evet hala güzel özelliklerini saymakta bitiremedim- mutlu sondan sonra hemen bitirmemeleri..Diğer diziler, üzer üzer, izleyene kabir azapları çektirir sonra bir mutlu son yapıp olayı kapatır giderler ama bu dizide, izleyen bu sefer düşünülmüş, sonrasında neler olacağını, nasıl yaşayacaklarını göstermişler bize..Yani “bakın sevilesi çiftiniz burada, onları biraz da birbirlerine aşık bir şekilde, hem de bunu özgürce yaşarlarken izleyin” deme lüksünü sunmuşlar bize; bu açıdan Allah onlardan razı olsun diyorum..
Ve son olarak Eun Chan ve yemeklerinden bahsedip bu uzun yorumu artık vuslatına kavuşturmak istiyorum.Yediği yemeklerden pek hoşlandığımı söyleyeceğim ama bütün dizi boyunca o kadar çok yemek çeşidi gösterdiler ki, bu millet de aynı bizim gibi ne kadar da çok yemeğe değer veriyor demeden geçemedim..Ama bu kadar çok çeşitleri olduğunu bilmiyordum..Ben orada olsam onları yer miyim emin değilim ama bu dizi sadece Eun Chan’ın nasıl iştahla yemek yediğini görmek için bile izlenir.Siz de mutlaka izleyin ve izleterek başkalarının mutluluğuna vesile olun.
Similar topics
» Mad Men ( 2007 - ? )
» The Tudors ( 2007 - ?)
» Bambino ( 2007 )
» Chuck ( 2007 - ? )
» Damages ( 2007 - ? )
» The Tudors ( 2007 - ?)
» Bambino ( 2007 )
» Chuck ( 2007 - ? )
» Damages ( 2007 - ? )
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz