Princess Hours / Goong ( 2006 )
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Princess Hours / Goong ( 2006 )
Dizinin Adı: Princess Hours
Orjinal Adı: Goong (Gung)
Format: Romantik Komedi
Ülke ve Dil: Güney Kore
YILDIZ OYUNCULAR;
JYoon Eun Hye
Joo Ji Hoon
JKim Jeong Hoon
JSung Ji Hyo
JLee Yoon Ji
Kral ölmeden çok önce en iyi arkadaşı ile bir söz verirler. Küçük prens ve arkadaşının torununu evlendirmek üzere. Gün gelir bizimkiler 17-18 yaşlarında gençler olmuşlardır ve tesadüf aynı okula gidiyorlardır. Bu arada Prens normal bir liseye gidiyor ama koruma ordusuyla, her geliş gidişinde olaylar oluyor. Herif yakışıklı tabi kızlar paralıyor kendilerini Bu arada Prensin bi kız arkadaşı var ona evlenme teklif ediyor ancak kız kabul etmiyor, işte o zamanda bu geçmişte yapılan söz devreye giriyor. Böyle böyle gelişen komik olaylar, yanlış anlaşılmalar alıp başını gidiyor Dizi 1 sezon, 26 bölüm.
Orjinal Adı: Goong (Gung)
Format: Romantik Komedi
Ülke ve Dil: Güney Kore
YILDIZ OYUNCULAR;
JYoon Eun Hye
Joo Ji Hoon
JKim Jeong Hoon
JSung Ji Hyo
JLee Yoon Ji
Kral ölmeden çok önce en iyi arkadaşı ile bir söz verirler. Küçük prens ve arkadaşının torununu evlendirmek üzere. Gün gelir bizimkiler 17-18 yaşlarında gençler olmuşlardır ve tesadüf aynı okula gidiyorlardır. Bu arada Prens normal bir liseye gidiyor ama koruma ordusuyla, her geliş gidişinde olaylar oluyor. Herif yakışıklı tabi kızlar paralıyor kendilerini Bu arada Prensin bi kız arkadaşı var ona evlenme teklif ediyor ancak kız kabul etmiyor, işte o zamanda bu geçmişte yapılan söz devreye giriyor. Böyle böyle gelişen komik olaylar, yanlış anlaşılmalar alıp başını gidiyor Dizi 1 sezon, 26 bölüm.
Düşlerimin Prensi ~ Goong efsanesi…
Goong dizisini ilk duyduğumda, gerçek manada izlemedim ve sadece “duydum”. Kardeşim içerde televizyon izlerken ben de bizim odadan sesleri duydum ilk önce ama gidip izlemedim.Sonraki gün sanırım 3 veya 4. bölümde kardeşimin de teşvikiyle oturduk ve izlemeye başladık.Sıradan bir lise öğrencisi bir gün ülkenin prensi ile evlenmek zorunda kalıyor ve hayatı bir anda değişiveriyor.Modern külkedisi elinde cep telefonu, peşinden koşmadığı prensle mutlu mesut bir mutlu son olması temennisi güdülerek evlendiriliyor ama bu son onların hikayesinin başlangıcı oluyor.
Diziyi izlemeye başladıktan sonra TRt’yi beklemenin bizim sabrımız üzerinde negatif bir etkisi olduğunu keşfettikten sonra nette bulduk ve izlemeye başladık.Gerçi o zaman Türkçe alt yazı ile veren site yoktu, bizde az buçuk İngilizcemiz ve hayal gücümüzü bir araya getirdik ve bütün bölümleri izledik.Düşlerimin prensi, o dönem bizim izlediğimiz ilk Kore dizisi olduğu için; takdir edileceği şekilde önümüzde yeni ufuklar açmış, bize farklı duyguların kapısını aralamış bir yapım olma özelliği taşır.Asya yapımlarına dair –özellikle diziler- o zamana kadar hatırladığım tek şey ben orta okula giderken verilen bir Japon dizisi vardı “Oşın” diye bir dizi.Ondan beri Asya dizileri, filmleri neymiş bilmeden yaşamıştık..
Bu açıdan Goong benim için bir çığır noktasıdır.İnsanı kendine bağlayan tatlılığıyla Chae-kyung vardı ortada; basit bir lise genci olarak ülkenin prensesi oluverdi bir gecede.Sonra egosu dağları deviren, başka bir kızın aşkıyla yanan Shin vardı ki, ilk bölümlerde kendisini hiç sevmemiştim.Aksine kuzenine olan aşkım –veya aşkımız- son bölüme kadar devam etti ama basit bir dizi izleyicisi olarak önüme konulmuş baş rol karakterlerinin aşklarını tasvip etmeden de geçemedim.Ben Chae-kyung’ın neyini sevdim bu kadar; güzelliği tabi bir etken ama onu sevmemizi sağlayan tek şey davranışları oldu kesinlikle.Sıcak, samimi bir havası vardı ki yayınlandığı andan itibaren Türkiye’de izleyen herkesin gönlünü keşfetmiştir.
İki kuzen arasında kalırken, bir de kocasının peşini bırakmayan eski sevgilinin gölgesini hissetti her an.Evden kaçtı arada sırada, bolca ağladı ve izleyeni ağlattı o şıpır şıpır akan göz yaşlarıyla.10. bölümden sonra izleyen kesime pek gün yüzü gösterdi ama bizim için dolu dolu bir yapım oldu.Bir süre sonra onların mimikleri ile dünyaya bakmaya başladık, arada onlarla ağladık, son bölümde onlarla güldük; başta onlarla neşelendik; velhasıl basit bir dizi olmadığını her duyguya hitap ederek göstermiş oldu.İşin içinde kraliyet olunca tabi, izleyen için merak kapasitesi bir kat daha artmış oldu..
Zaten bu dizileri izledikten sonra 16-17 bölümde giriş, gelişme ve sonuç diyen bu zihniyetlere hayranlıkla bakar olduk.Hep bir şak var; ama bu aşk iki kişi arasında sınırlandırılmamış; en azından dört kişiye dağıtılmış.Kız esas oğlanı sever, esas oğlan yıllardır peşine takıldığı kızı sever; bizim kızı esas oğlanın kuzeni sever ve biz bu paralel dörtgenin köşelerinde ip atlarız.Arada çizgiler gerilir, biz de eşit oranda geriliriz.Ama bu dörtgenin merkezinde buluruz kendimizi hep; onun için severiz bu tür dizileri..Düşlerimin prensi, o dönem hepimizi esir etmişti, hala da söz ettiriyor kendinden; işte öyle sevilesi bir dizi..
Diziyi izlemeye başladıktan sonra TRt’yi beklemenin bizim sabrımız üzerinde negatif bir etkisi olduğunu keşfettikten sonra nette bulduk ve izlemeye başladık.Gerçi o zaman Türkçe alt yazı ile veren site yoktu, bizde az buçuk İngilizcemiz ve hayal gücümüzü bir araya getirdik ve bütün bölümleri izledik.Düşlerimin prensi, o dönem bizim izlediğimiz ilk Kore dizisi olduğu için; takdir edileceği şekilde önümüzde yeni ufuklar açmış, bize farklı duyguların kapısını aralamış bir yapım olma özelliği taşır.Asya yapımlarına dair –özellikle diziler- o zamana kadar hatırladığım tek şey ben orta okula giderken verilen bir Japon dizisi vardı “Oşın” diye bir dizi.Ondan beri Asya dizileri, filmleri neymiş bilmeden yaşamıştık..
Bu açıdan Goong benim için bir çığır noktasıdır.İnsanı kendine bağlayan tatlılığıyla Chae-kyung vardı ortada; basit bir lise genci olarak ülkenin prensesi oluverdi bir gecede.Sonra egosu dağları deviren, başka bir kızın aşkıyla yanan Shin vardı ki, ilk bölümlerde kendisini hiç sevmemiştim.Aksine kuzenine olan aşkım –veya aşkımız- son bölüme kadar devam etti ama basit bir dizi izleyicisi olarak önüme konulmuş baş rol karakterlerinin aşklarını tasvip etmeden de geçemedim.Ben Chae-kyung’ın neyini sevdim bu kadar; güzelliği tabi bir etken ama onu sevmemizi sağlayan tek şey davranışları oldu kesinlikle.Sıcak, samimi bir havası vardı ki yayınlandığı andan itibaren Türkiye’de izleyen herkesin gönlünü keşfetmiştir.
İki kuzen arasında kalırken, bir de kocasının peşini bırakmayan eski sevgilinin gölgesini hissetti her an.Evden kaçtı arada sırada, bolca ağladı ve izleyeni ağlattı o şıpır şıpır akan göz yaşlarıyla.10. bölümden sonra izleyen kesime pek gün yüzü gösterdi ama bizim için dolu dolu bir yapım oldu.Bir süre sonra onların mimikleri ile dünyaya bakmaya başladık, arada onlarla ağladık, son bölümde onlarla güldük; başta onlarla neşelendik; velhasıl basit bir dizi olmadığını her duyguya hitap ederek göstermiş oldu.İşin içinde kraliyet olunca tabi, izleyen için merak kapasitesi bir kat daha artmış oldu..
Zaten bu dizileri izledikten sonra 16-17 bölümde giriş, gelişme ve sonuç diyen bu zihniyetlere hayranlıkla bakar olduk.Hep bir şak var; ama bu aşk iki kişi arasında sınırlandırılmamış; en azından dört kişiye dağıtılmış.Kız esas oğlanı sever, esas oğlan yıllardır peşine takıldığı kızı sever; bizim kızı esas oğlanın kuzeni sever ve biz bu paralel dörtgenin köşelerinde ip atlarız.Arada çizgiler gerilir, biz de eşit oranda geriliriz.Ama bu dörtgenin merkezinde buluruz kendimizi hep; onun için severiz bu tür dizileri..Düşlerimin prensi, o dönem hepimizi esir etmişti, hala da söz ettiriyor kendinden; işte öyle sevilesi bir dizi..
Geri: Princess Hours / Goong ( 2006 )
dek_ort 'a canı gönülden katılıyorum,gerçekten sevilesi bir dizi.
romantik komedileri sevmesemde forumlarda tanıtımının sürekli dönmesi ve her izleyenin 'ayy ay ay' tepkisi vermesi üzerine bende izlemeye başladım.baktım gittikçe güzelleşiyor izlemeyede devam ettim.sonunda 26 bölüm bittiğinde yaa keşke ikinci sezonuda olsa demeye başlamıştım bile.
öncelikle söylemek gerek ki prensimizin karısı o kadar sevimli,o kadar tatlı ve çocuksu bir hatun ki insan istemesede bu kızı seviyor.sevimli ve gülümseyen bir suratı var.ona bakarken suratınız otomatik olarak tebessüm ifadesini alıyor.karmakarışık okul hayatına birde aşk karışıklıkları eklenince iyice ortam şenleniyor...eğer izlerseniz sizde izleyen bir sürü kişi gibi memnun kalacaksınız kesinlikle...
romantik komedileri sevmesemde forumlarda tanıtımının sürekli dönmesi ve her izleyenin 'ayy ay ay' tepkisi vermesi üzerine bende izlemeye başladım.baktım gittikçe güzelleşiyor izlemeyede devam ettim.sonunda 26 bölüm bittiğinde yaa keşke ikinci sezonuda olsa demeye başlamıştım bile.
öncelikle söylemek gerek ki prensimizin karısı o kadar sevimli,o kadar tatlı ve çocuksu bir hatun ki insan istemesede bu kızı seviyor.sevimli ve gülümseyen bir suratı var.ona bakarken suratınız otomatik olarak tebessüm ifadesini alıyor.karmakarışık okul hayatına birde aşk karışıklıkları eklenince iyice ortam şenleniyor...eğer izlerseniz sizde izleyen bir sürü kişi gibi memnun kalacaksınız kesinlikle...
ss_angel- Mesaj Sayısı : 54
Yaş : 38
Kayıt tarihi : 27/01/09
Similar topics
» 30 Rock ( 2006 - ? )
» Dexter ( 2006 - ? )
» Heroes ( 2006 - ? )
» Kyle Xy ( 2006 - ? )
» Kurosagi (2006)
» Dexter ( 2006 - ? )
» Heroes ( 2006 - ? )
» Kyle Xy ( 2006 - ? )
» Kurosagi (2006)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz