Transamerica
1 sayfadaki 1 sayfası
Transamerica
Yönetmen: Duncan Tucker Oyuncular: Felicity Huffman, Kevin Zegers, Fionnula Flanagan, Elizabeth Peña
Son ameliyatına birkaç gün kala transseksüel Bree (doğum adıyla Stanley), hayatında erkek olarak girdiği tek cinsel ilişkinin ürünü olan oğlu tarafından telefonla aranır. Oğlu hapishanededir ve birisinin onu çıkarması gerekmektedir. Bree konuyu hemen geçiştirerek telefonu kapatır. Ancak psikiyatrı buna izin vermez, erkek geçmişinin son cilvesiyle yüzleşmeden ameliyat olmasını uygun bulmaz. Psikiyatrı ameliyatı için gereken imzayı atmadan önce bu yolculuğu ona şart koşar. İsteksiz ve sinirli bir şekilde Los Angelas'dan New York'a gidip yeni tanıştığı oğlu Toby'i bir dolar ödeyerek hapisten çıkaran Bree'nin tek amacı bu yakışıklı, kokain problemi olan çocuğu üvey babasına teslim edip yoluna devam etmektir. Toby ise Kiliseler Birliği'nden geldiğini öğrendiği bu iyi yürekli Hıristiyan kadınla Los Angelas'a film endüstrisinin kalbine doğru yola çıkmak ister. Arabayla doğudan batıya doğru Amerika'yı bir ucundan diğer ucuna takip eden yolculuğa çıktıklarında başlarına beklenmedik olaylar gelecektir.
(alıntı:sinema.com)
Transamerica - Sevilesi marjinallik..
Yine kardeşimin satın aldığı oldukça “marjinal” filmlerden bir tanesi..Hikayesi o kadar etkileyici ki, o olmasa bile Felicity Huffman bir transseksüeli canlandırdığı için, sırf onu izlemek adına ekran karşısına oturtabilir insanı.Bu filme denk geldiğinizde, transseksüel yaşamı veya eşçinselliği yumuşak bir şekilde anlatan bir yapım beklemeyin sakın..Evet o kadar da sert değil ama, diğer yapımlardaki gibi üstün körü bir şkeilde geçilmiyor bu konulardan; zira filmin bunların üstüne kurulu..
Transseksüel bir baba –ki kendisi hormon tedavisi saolsun kadın görünümünde ve son bir ameliyatı kalmış- ve hiç tanımadığı babasını kahraman gibi gören eşcinsel bir oğul..Tabi işin en ilginç tarafı ise, tam da ameliyatının onaylandığını öğreneceği telefonu beklerken şimdiye kadar varlığından bile haberi olmadığı oğlunun hapiste olduğunu ve gelip onu çıkarmasını isteyen bir telefon alan baba oluyor..
“Hayat ne kadar garip değil mi” diye biz izlemeye başlıyoruz ama daha sonra izleyeceklerimiz bizde bu lafı hafif kıldıracak nitelikte oluyor.Ağır bir film gibi gelebilir, izledikten sonra “ne ki şimdi bu” diyen iç sesleriniz o an için baskın gelebilir ama üzerinden biraz vakit geçtikten sonra bu filme saygı duyduğunuzu hissedersiniz.Oyunculukları, senaryosu ile artık film endrüstrinde tabu olmaktan çıkan eşcinsellik o kadar da gözünüze batmaz..
Ama ben yine yanlış yerden girdim filmi anlatmaya; kimilerine göre bu bir yol filmi, kimilerine göre bir aile filmi ama bana göre oldukça marjinal bir yapım.İzleyin ama uyarıları dikkate alın ve kesinlikle ailenizde izlemeye kalkmayın..
Transseksüel bir baba –ki kendisi hormon tedavisi saolsun kadın görünümünde ve son bir ameliyatı kalmış- ve hiç tanımadığı babasını kahraman gibi gören eşcinsel bir oğul..Tabi işin en ilginç tarafı ise, tam da ameliyatının onaylandığını öğreneceği telefonu beklerken şimdiye kadar varlığından bile haberi olmadığı oğlunun hapiste olduğunu ve gelip onu çıkarmasını isteyen bir telefon alan baba oluyor..
“Hayat ne kadar garip değil mi” diye biz izlemeye başlıyoruz ama daha sonra izleyeceklerimiz bizde bu lafı hafif kıldıracak nitelikte oluyor.Ağır bir film gibi gelebilir, izledikten sonra “ne ki şimdi bu” diyen iç sesleriniz o an için baskın gelebilir ama üzerinden biraz vakit geçtikten sonra bu filme saygı duyduğunuzu hissedersiniz.Oyunculukları, senaryosu ile artık film endrüstrinde tabu olmaktan çıkan eşcinsellik o kadar da gözünüze batmaz..
Ama ben yine yanlış yerden girdim filmi anlatmaya; kimilerine göre bu bir yol filmi, kimilerine göre bir aile filmi ama bana göre oldukça marjinal bir yapım.İzleyin ama uyarıları dikkate alın ve kesinlikle ailenizde izlemeye kalkmayın..
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz