Sweeney Todd
1 sayfadaki 1 sayfası
Sweeney Todd
Oyuncular
Johnny Depp (Sweeney Todd) , Helena Bonham Carter (Mrs. Lovett) , Alan Rickman (Yargıç Turpin) , Timothy Spall (Beadle Bamford) , Sacha Baron Cohen (Adolfo Pirelli) , Jayne Wisener (Johanna) , Jamie Campbell Bower (Anthony Hope)
Sweeney Todd adıyla kötü bir üne sahip olan Benjamin Barker'ın komedi, dram ve gerilim dolu hikayesi... Sweeney Todd'un Londra'da açtığı berber dükkanı, kendisinin kötülük konusunda tam bir kopyası olan kiracısı Mrs. Lovett'la olan sıradışı ilişkisi nedeniyle hayli ünlenir. O sıradan bir berber değildir; efsanedir ama hiç de iyi ünü olmayan bir efsane...
(alıntı: beyazperde..)
Geri: Sweeney Todd
Hani bazı filmler vardır ya vizyona girmeden önce sabırsızlıkla beklerseniz gelişini, hakkında bütün yazıları okursunuz ve daha izlemeden içten içe “ben bu filmi çok seviyorum” hissi yerleşmiştir en derinlere.İşte bu film izlememe bile gerek kalmadan kayıtsız sevdiğim filmlerden bir tanesi.Ama hayır, o kadar da manyak değilim oturdum ve izledim hem de üç defa ve ben hala seviyorum onu –ilk günkü gibi- …
Çok hoş bir durum değil mi; böylesi bir film için izleyicinin bu kadar “sevecen” bir yaklaşımda bulunması..İftiraya uğramış yakışıklı berber ve daha sonra “she was beautiful..” diye bahsedeceği dünyalar güzeli karısı mutlu mesut yaşarken kadına vurulan kötü tiniyetli yargıç..Bu üçgen içinde, biri heba olup gider, diğeri psikopat olur gözü dünyaları görmez, ve kötü tiniyetli yargıç izleyici tarafından nefret edilmesi gerekirken en can alıcı yerinde film durdurularak “ ayy şunun bal rengi gözlerine vurulayım.” Diyen cıvık bir muhabbete meze olur..
Ne kadar objektif bir yorum değil mi, oysa şimdi oyuncuların performanslarından, yönetmenin yaratmış olduğu o trajikomik atmosferden ve finalden bahsetmek gerekiyordu.Ancak elimde değil; ben bu filmi daha izlemeden sevmişim, izledikten sonra aşık olmuşum, nasıl bir adım geri çekilip hakkında nutuklar atabilirim mi…Johnny Depp’in oynaması başlı başına bir artı sayılırken yanında bir Alan Rickman var ki, bütün bakış açımı değiştiriyor filme karşı..
Yitip giden bir yetenek, muhteşem insan, şu genç yaşımda babamdan yaşlı bir adama hayranlık duymamı sağlayan yegane şahsiyet..Ve daha nice övgü dolu cümleler..Hem zaten hiçbir oyuncusunu tanımasam bile, sırf bir Tim Burton filmi diye gözü kapalı izlenir; zira görmeseniz bile harika bir film olduğunu hissedersiniz..Gözün kapalı güvendiğin bir yönetmen ve onun seçtiği harika oyuncular; güzel müzikler, gotik bir atmosfer..Hepsi bu filmde..
Çok hoş bir durum değil mi; böylesi bir film için izleyicinin bu kadar “sevecen” bir yaklaşımda bulunması..İftiraya uğramış yakışıklı berber ve daha sonra “she was beautiful..” diye bahsedeceği dünyalar güzeli karısı mutlu mesut yaşarken kadına vurulan kötü tiniyetli yargıç..Bu üçgen içinde, biri heba olup gider, diğeri psikopat olur gözü dünyaları görmez, ve kötü tiniyetli yargıç izleyici tarafından nefret edilmesi gerekirken en can alıcı yerinde film durdurularak “ ayy şunun bal rengi gözlerine vurulayım.” Diyen cıvık bir muhabbete meze olur..
Ne kadar objektif bir yorum değil mi, oysa şimdi oyuncuların performanslarından, yönetmenin yaratmış olduğu o trajikomik atmosferden ve finalden bahsetmek gerekiyordu.Ancak elimde değil; ben bu filmi daha izlemeden sevmişim, izledikten sonra aşık olmuşum, nasıl bir adım geri çekilip hakkında nutuklar atabilirim mi…Johnny Depp’in oynaması başlı başına bir artı sayılırken yanında bir Alan Rickman var ki, bütün bakış açımı değiştiriyor filme karşı..
Yitip giden bir yetenek, muhteşem insan, şu genç yaşımda babamdan yaşlı bir adama hayranlık duymamı sağlayan yegane şahsiyet..Ve daha nice övgü dolu cümleler..Hem zaten hiçbir oyuncusunu tanımasam bile, sırf bir Tim Burton filmi diye gözü kapalı izlenir; zira görmeseniz bile harika bir film olduğunu hissedersiniz..Gözün kapalı güvendiğin bir yönetmen ve onun seçtiği harika oyuncular; güzel müzikler, gotik bir atmosfer..Hepsi bu filmde..
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz