Betty La Fea (Çirkin Betty)
Popcorn :: Televizyon :: Yabancı Diziler
1 sayfadaki 1 sayfası
Betty La Fea (Çirkin Betty)
Lise son sınıftaydım bu dizi Show tv’de yayınlandığında.Çok iyi hatırlıyorum zira üniversiteye hazırladığım seneydi ve ben hafta içi izleyemediğim için, deyim yerindeyse “çıldırıyordum”.Ara tatiller ve yaz tatili saolsun azcık da olsa bu bağımlılığımı doyurmuştu.O zamanlar bu tür konular benim için çok ilgi çekiciydi; her türlü yeteneğe sahip ama çirkin kızımız, egosu kendi boyunun 100 katı yakışıklı patronunu nasıl oluyor, ne yapıyor bilmeden peşinde koşturuyor.Gerçi bu peşinde koşturma olayı; dizinin 20. bölümün falan sonra olmuyor, şöyle uzun soluklu bir izleyici sabrına sahip olmak gerek bunu görmek için..
Bu dizinin pembe dizi kültürünü içine çekmiş şahsiyetler tarafından –en başta da ben- bu kadar sevilmesi; artık kaç tane ülkede tekrar çekilmesi ve her seferinde milyonlar tarafından izlenmesi, nasıl güzel ve başarılı bir yapım olduğunu gösteriyor bence.Ben ki şu yaşıma kadar cnbc-e ve onun “havalı” dizileri ile büyümediğime göre, aslında özde tam bir pembe dizi canavarı olduğumu itiraf etmeliyim.Zaten gözümü Trt’de açtığım ilk anda, çocukluğumun televizyon denince akla gelen ilk şeyi; “arkası yarınlar” olmuştur.Ve Çirkin Betty bu arkası yarınlar içersisinde, asla unutamayacağım diziler arasında.Ben Kolombiya versiyonunu izledim, baştan sona kadar.Daha sonra Kanal D’de Meksika versiyonu verildi ama malumunuzdur, kanal bir verdi, sonra ara verdi, sonra en baştan birkaç bölüm bir daha verdi; sonra olmadı sabahın köründe vermeye başladı, o da olmadı yayından kaldırdı..
Ben de ve de nette çare tükenir mi, bilmediğim dillerde bildiğim bu hikayeyi tekrar tekrar izledim.Sonra bir ara Emre Altuğ’lu Türk versiyonu yapıldı bu dizinin; kardeşimle büyük bir merakla izlemeye başladık ama olmayınca olmuyor, o tadı asla veremediler.Gerçi yine sonuna kadar izlemiştik diziyi.Bu dizinin şimdiye kadar denk geldiğim; Kolombiya, Meksika, Rusya, Hindistan, Türkiye,Brezilya ve Amerika versiyonları çekilmiş sanırım.Latin Amerika ülkelerini birbirinden ayırmadığım için –haklı bir şekilde- önüme bir sahne getirseler ve bu hangi ülkenin deseler ayırt edemem sanırım.
Ugly Betty –Amerika versiyonu- bir iki kere denk geldiğim ama bütün bu yeniden çevrimler arasında içimden dönüp bir kere bile bakma hissinin uyanmadığı tek Çirkin Betty yapımıdır.Bilmiyorum neden böyle itici geliyor bana, hele de izleyen sayısının ve hakkında yapılan güzel yorumların çokluğuna bakınca, neden içimden izlemek gelmiyor bilemiyorum.Latin Amerika versiyonlarının hepsine baktım –dili bilmemek izlememek için engel değil sözünü burada kendime yol gösterici ilan ettim- ve sadece görüntülerle mutlu oluverdim.Rus versiyonu, içlerinde en “soğuk” izlediğim yapım oldu; gerçekten de soğuk hava bunların dizilerine bile etki ediyor.Hindistan versiyonunu, kardeşim göstermişti “bak bu da varmış” diyerek ama bir iki bölüm baktım sonra onu da bıraktım..
Sonuçta, öyle veya böyle ciddi bir Çirkin Betty geçmişimiz oldu.Adı üstünde çirkin, dıştan hiçbir göz alıcı özelliği olmayan, hatta bir bakanın ikinci hareket olarak kaçmayı seçtiği bir kız kendisi.Biz onu neden sevdik; kızın içi güzel diye tabiî ki diyebilirim ama buna ben bile inanmadım.Çirkin Betty; diğer pembe dizilerde veya hadi bu “pembe” mantığını geçtim; en renksiz dizide bile baş rol alacak “güzel ve göz alıcı” kızların yanında “ben çirkinim ve evet buradayım” diyebildiği için sevdik –sevdim-. Çirkin, ama nice güzellerin yapamadığı şeyleri yapıyor; sarı saçlı, 90-60-90 vücut ölçülü, etrafta “elbisesiz” dolaşan güzellere bakıyorsunuz bir , bir de gözünüz bir kenara sinmiş, elinde iş dosyaları, gözlüklerini düzelten, eski moda elbiselerle bu “dünyaya” bakan Betty var.Kimi sevebilirsiniz ki orada, benim için başından beri tek seçenek tabi ki Betty..
Dünya bir güzellik anbalajı değildir, hayat reklamlarda ki gibi dönmez diyebilir belki de.Gerçi bunları demek gibi bir gayesi olmasa da bu dizinin, benim gibi izleyenler içten içe bunu hissederek sevdi bu diziyi.Dış görünüş, insanların başını döndürebilir, her şeyin kapısını rahatça açabilir, izleyeni daha o dakika da tavlayabilir ama bundan daha fazlası olduğunu işaret ediyor belki de bizim Betty.O top kafalı Armando, başta bizimkinin yüzüne bakmazken, sırf şirketi elinde tutabilmek için kızımızı öpmeden önce iyice , iğrendiği için sarhoş olmayı tercih ederken, nice pislikler yaparken bizimki onu terk edince elinde kızımızın vesikalığı bar masalarında az ağlamadı..
Ve işte o anlar, bu dizinin benim gözümde yükseldiği anlardı.Betty yerine ben ohh dedim oralarda, etme bulma dünyasının, asortik ismiyle karmanın ipleri eline aldığı anları sevdim ben.Bu pembe diziyi sevdim, hep de seveceğim.Baştan sona bir daha izleme imkanım olsa, hiçbir bölümü kaçırmadan yine oturup yine izlerim.Dizi için evet “pembe” diye bir sınıflandırmada bulunuyoruz ama o duygudan yoksun, kahramanlık meraklısı Amerikan yapımları , onun yanına bile yaklaşamaz..Çirkin Betty bizden biri olduğu için seviyoruz onu…
Popcorn :: Televizyon :: Yabancı Diziler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz